Ben daha sana ağlamadım!
Neyi bekliyorum bilmiyorum. Belki geçip giden zaman kapatır, şahdamarımdan kesilmiş gibi kanayan yaramı. Belki yeni bir sevgi avutur gönlümü. Belki dostlar teselli ediyordur beni. Ne bileyim işte!
Neyi bekliyorum bilmiyorum.
Zaman denen sonsuz boşlukta, bir yerlerde sana ağlayacağım. Belki en mutlu anda akan göz yaşlarımda olacaksın, belki tanımadığım bir cenazede ağlayacağım, belki yeni doğmuş bir bebek çığlığında olacaksın, belki bir gök gürültüsünde, belki de....
Ben daha sana ağlamadım!
Kabullenmek mi zor geldi, inkar etmek mi kolaydı gerçeği, bilmiyorum. Hayatımdaki yerini yeni düzenlemişken, nasıl kabul ederim zamanın dağıttıklarını. Daha ruhunu elime almadan, yüreğini yüreğime bastırmadan,
yan yana diz dize oturmadan,meleğin olamadan seninle var olmadan yokluğuna esaret sürgün
sana bi ” merhaba” demeden
sessizce “elveda” diyebilir miyim.
Kabul eder miyim yüreğimdeki boşluğunu, çıkmana izin verir miyim girmediğin hayatımdan. Beni güldürmeden ağlatmana müsaade eder miyim.
Ben daha sana ağlamadım!
Aslında ağlamam sana mı olur yoksa bana mı bunu bilemedim. Ağlamak kolay da kime ne için ağlanacak bir onu çözemedim.. İmkansızlıklar içinde yeşeren aşkıma mı yoksa bu aşkın adının “imkansız” olmasına mı ağlamalıyım?
Bunca benimken bunca seninken bi adım yolun
binlerce km mesefene mi
yoksa
dün gibi sözlerin bin parçaya böldü yeniden yüreğimi
git dedin ya canımdan can olduğunu bildiğin halde
dilinden döküldü ya sözlerin nasıl bi vedaydı gitme der gibi her halinde
hangisine ağlayayım sözlerinemi söyleyemediklerime mi
bilemedim...
Ben daha sana ağlamadım!
Zamansa eğer sana olan göz yaşlarımı akıtacak zamana inat yaşıyorum
Tüm saatleri durdurdum yokluğunu hiç umursamıyorum ama biliyorum bi anda farkına varacağı gidişinin rüzgarı vuracak yüzüme , ben o zamanı bekliyorum. İşte bunun için;
Gözlerim suskun Sensizliği farkedinceye kadar ….